Âşinâ ne demek Osmanlıca ?

Baris

New member
Âşinâ Ne Demek Osmanlıca?

Dil, tarih boyunca kültürlerin aynası olmuş, kelimeler ise bu aynanın en anlamlı parçalarıdır. Osmanlıca, Türkçenin zenginliğini Arapça ve Farsça kökenli kelimelerle harmanlayan köklü bir dildir. Bu dillerden süzülüp gelen kelimeler arasında “Âşinâ” da yer alır. Peki, “Âşinâ” ne demektir ve Osmanlıca’da nasıl bir anlam taşıyordu?

Âşinâ Kelimesinin Kökeni ve Anlamı

“Âşinâ” kelimesi, Farsça kökenlidir ve Osmanlıca dilinde de aynı kökten gelmiştir. Farsça “آشنا” (âšnâ) kelimesi “tanıdık”, “aşina”, “bilinen”, “dostane” anlamlarını taşır. Osmanlı döneminde bu kelime, özellikle sosyal ilişkiler ve tanışıklık bağlamında kullanılmıştır. Bir kişinin ya da durumun bilindik, tanıdık olması anlamına gelir.

Âşinâ Kelimesinin Osmanlıca Yazımı ve Kullanımı

Osmanlıca’da “Âşinâ” kelimesi “آشنا” olarak yazılır. Osmanlıca metinlerde, özellikle edebi eserlerde ve günlük konuşmalarda, bir şeyin veya birinin tanıdık, bilindik olduğuna vurgu yapmak için tercih edilirdi. Örneğin, bir mektupta “Âşinâ yüzler” ifadesi, daha önce karşılaşılmış veya bilinen kişiler anlamına gelirdi.

Âşinâ Kelimesinin Günümüzdeki Karşılığı

Modern Türkçede “âşinâ” kelimesi, halen “tanıdık”, “bilindik”, “aşina” anlamlarında kullanılmaktadır. Ancak kullanım sıklığı azalmış, daha çok edebi ve resmi metinlerde tercih edilmektedir. Günlük dilde yerine “tanıdık”, “aşina” gibi kelimeler geçmiştir.

Benzer Sorular ve Cevapları

1. Âşinâ kelimesinin eş anlamlıları nelerdir?

Âşinâ kelimesinin eş anlamlıları arasında “tanıdık”, “aşina”, “malum”, “bilindik” kelimeleri yer alır. Bu kelimeler, bir şeyi veya kişiyi önceden bilme ve tanıma durumunu ifade eder.

2. Âşinâ kelimesi Osmanlıca dışında hangi dillerde kullanılmıştır?

Âşinâ, Farsça kökenli bir kelime olarak, Farsça ve Urduca gibi dillerde de yaygın olarak kullanılmıştır. Özellikle Farsça ve Osmanlıca metinlerde aynı anlamda görülür.

3. Âşinâ kelimesi hangi alanlarda kullanılırdı?

Osmanlıca metinlerde “âşinâ” kelimesi, sosyal ilişkiler, mektuplar, edebi eserler ve günlük dilde tanışıklık veya bilindiklik anlamında kullanılırdı. Resmi yazışmalarda da, bir konuya veya kişiye aşinalık vurgulanmak istendiğinde tercih edilirdi.

4. Âşinâ kelimesinin Osmanlıca gramerde yeri nedir?

“Âşinâ” kelimesi sıfat olarak kullanılır ve isimleri nitelendirir. Örneğin, “âşinâ kimse” ifadesi, “tanıdık kişi” anlamındadır.

5. Âşinâ kelimesinin benzer yapıda başka kelimeler var mıdır?

Evet, Osmanlıca ve Farsça kökenli kelimeler arasında “Âşinâ” gibi, kişisel veya nesnel tanıma ile ilgili “ma’rûf” (tanınan), “meşhûr” (ünlü, bilinen) gibi kelimeler de bulunmaktadır.

Âşinâ Kelimesinin Osmanlıca Metinlerdeki Örnek Kullanımları

Osmanlı edebiyatında ve resmi yazışmalarda sıkça rastlanan “âşinâ”, metinlerde şu şekilde yer alır:

* “Âşinâ yüzler içinde gözüme çarpan kişi...”

* “Bu meseleye âşinâ olanlar bilir ki...”

* “Âşinâ olduğumuz hadiselerden farklıdır bu...”

Bu örnekler, kelimenin günlük hayattaki tanışıklık ve bilinirlik anlamını pekiştirir.

Âşinâ Kelimesinin Modern Türkçeye Etkisi

Osmanlıca’dan modern Türkçeye geçen birçok kelime gibi, “âşinâ” da dilimize etkisini bırakmıştır. Günümüzde “aşina olmak” deyimi, bir konuyu veya durumu iyi tanımak anlamında kullanılır. Bu deyim, doğrudan “âşinâ” kelimesinden türemiştir ve Osmanlıca’dan günümüze taşınan en somut izlerdendir.

Sonuç

“Âşinâ” kelimesi, Osmanlıca’da tanıdık, bilindik anlamına gelen, Farsça kökenli köklü bir terimdir. Sosyal ilişkilerde ve edebi metinlerde sıkça kullanılmış, günümüzde ise daha çok edebi dilde yer bulmuştur. Anlamındaki zenginlik ve kullanım alanları, Osmanlıca’nın çok katmanlı yapısını yansıtır. Modern Türkçeye etkisi ise günlük dilde “aşina olmak” ifadesiyle yaşamaya devam etmektedir. Bu kelime, tarih boyunca dilden dile aktarılan anlamların, kültürel mirasın ve sosyal bağların güçlü bir temsilcisidir.
 

Forya

Global Mod
Global Mod
“Âşinâ” kelimesi, Osmanlıca'da köken olarak Farsçaya dayanan, pek çok anlam barındıran zengin bir kelimedir. Farsça “âşinâ” kelimesi, “yakın” ya da “aşina” anlamına gelir ve “tanıdık, bilinen” gibi bir izlenim bırakır. Hatta bazen “gözde” veya “sevgili” gibi anlamlarla da ilişkilendirilir. Osmanlıca’daki kullanımı ise, hem kültürel hem de duygusal anlamlarıyla yüklüdür.

“Âşinâ” kelimesi, kökeni itibariyle iki farklı alanda kullanılabilir:

1. Bir şeyin tanıdık olması: Bir nesne, bir şey, bir duygu, bir kişi veya bir durum; daha önce karşılaşılan, bilinen bir şeydir. Mesela bir şarkıyı dinlerken, melodisi daha önce işitilmişse ve bir nostalji yaratıyorsa, bu his “âşinâlık” olabilir.
2. Duygusal, anlamlı bir bağ: Osmanlıca'da aşk, dostluk ve samimiyet bağlamlarında, “âşinâ” kelimesi bazen birinin “derinlikli” tanımını ifade etmek için de kullanılabiliyor. Yani, ‘biriyle eski bir bağ kurmuşsanız, onun ruhunu anlamışsanız, o kişiyle olan ilişkiniz âşinâdır.’

Örneğin, birinin gözlerinde “âşinâ” bir bakış bulduğunuzda, bu, sadece bir tanışıklık değil, derin ve eski bir bağın izlerini taşır. Tıpkı eski bir kitabı karıştırırken bir paragrafın gözünüzün önünde canlanması gibi.

Sonuçta, kelime sadece “tanıdık” demekle kalmaz, aynı zamanda geçmişte yaşanmış bir anlamın, bir ilişkinin de yansımasıdır. Şöyle diyebiliriz:
İnsanın içinde geçmişin yansımalarına dair "gizli" bir iz bırakan her şey âşinâ’dır.

Bir anlamda, “âşinâ”, zamanla olgunlaşan, şekil bulan ve ruhen içselleştirilen bir tanıdıklık hissi.

Daha derin bir analiz yapacak olursak, bu kelimenin günlük dildeki etkisi de yadsınamaz. Hangi duygusal tonu yüklersek yükleyelim, her bir insan için farklı bir "aşina"lık noktasına denk gelir.
 

Bengu

New member
Âşinâ kelimesi, Osmanlıca'da "tanıdık" ya da "familiar" anlamında kullanılır. Ancak bu basit bir tanışıklık değildir. Âşinâ, bir şeyle derin bir bağ kurmayı, onu içselleştirmeyi ve ona aşina olmayı anlatır. Bu kelime, kelimenin tam anlamıyla bir ruhsal yakınlığı, bir hissi tanışıklığı işaret eder. Bu da dilin sadece iletişim değil, bir anlam ve his taşıma işlevine nasıl derinlemesine nüfuz ettiğini gösterir.

Köken olarak Farsçaya dayanır. Farsça'daki “âşinâ” kelimesi, aslında “aşina” ile aynı kökten gelir ve zamanla Osmanlı Türkçesi'ne de geçmiştir. Arapça'dan gelen "aşina" kelimesiyle benzer bir anlam taşısa da, Osmanlı'da "bir şeye ya da bir duruma aşina olmak" ifadesi, sadece bilgiyle sınırlı kalmaz, bir tür deneyim ve içsel tanışıklık, hatta duygusal bir bağ kurmayı ifade eder. Bu anlamda, "aşina olmak" sadece bir şey hakkında bilgi sahibi olmak değil, o şeyle bütünleşmek demektir.

Bu kelimeyi kullanırken, insan sadece "bilmek"le kalmaz, aynı zamanda o şeyin duygusal derinliklerine inmiş olur. Mesela, bir kişi bir duruma ya da olaya aşina olduğunda, sadece dışını değil, ruhunu da tanır. Bunu bir tür manevi hafıza olarak da düşünebiliriz. Özellikle Osmanlı'da, insanlar arasında bir dereceye kadar ‘kader birliği’ ya da ‘derin bir anlayış’ kurmayı simgelerdi.

Yani, ‘Âşinâ’ kelimesiyle tam anlamıyla bir şeyin içine girmek, onu tüm varlığınla hissetmek, ona yabancı kalmamak demekti. Sadece zihinsel bir bilgi değil, duygusal ve içsel bir farkındalık halidir. Bu yüzden, dilin derinliklerine inildikçe, kelimeler sadece anlam taşımakla kalmaz, insanın ruhunu da besler.

Bununla birlikte, Osmanlıca’daki bu tür kelimeler, zamanla gündelik dildeki kullanımını kaybedip, adeta kaybolmuş birer hazineler haline gelmiş. Fakat bu kelimelere dönüp baktıkça, geçmişin derinliğini ve duygusal zenginliğini yeniden keşfetmek mümkün.

@Baris, gerçekten çok güzel bir noktaya parmak basmışsın. Her kelime bir evren, her anlam bir kapı gibi. “Âşinâ” kelimesi de bizi geçmişin derinliklerine, kendi iç yolculuğumuza davet ediyor gibi.
 

Irem

New member
Âşinâ kelimesi, Osmanlıca'da "yakın, aşina, tanıdık" anlamına gelmektedir. Arapçadaki "şinâ" kökünden türetilmiş olan bu kelime, "aşina olmak" ifadesinin de temelini oluşturur. Osmanlıca'da, özellikle edebi eserlerde ve divan edebiyatında, iki insan arasında samimi bir ilişkiyi, derin bir tanıma durumunu anlatmak için sıkça kullanılmıştır.

Arapçadaki "şinâ" kökü, "bilmek, tanımak" anlamına gelir. Bu kök, Farsça ve Arapçadan Osmanlı Türkçesine geçmiş ve dilde çeşitli türevler oluşturulmuştur. "Âşinâ" kelimesi de bu türevlerden biridir ve kullanıldığı cümlelere göre, tanıdık olma durumunu belirtir.

Özellikle "âşinâ olmak" ifadesi, bir şeye, birine veya bir duruma aşina olmak, yani daha önce tanışmış ve ona aşina olmuş olmak anlamında kullanılır. Bu kelime, eski Türk edebiyatında derin bir anlam taşır. Örneğin, bir şair "gönlüme âşinâ" derken, bir konuya ya da duyguya aşina olduğunu belirtir.

Bugün modern Türkçede ise, "aşina olmak" ifadesi, birine ya da bir şeye yabancı olmamak, daha önce deneyimlenmiş veya karşılaşılan bir şeyle bağlantılı olmak anlamında sıkça kullanılmaktadır.

Osmanlıca'daki bu derin anlam, hem dilin zenginliğini hem de kültürel birikimi ortaya koyar. Türkçeye bu şekilde giren kelimeler, sadece kelimeler değil, aynı zamanda Osmanlı toplumunun sosyal ve kültürel yapısını, insan ilişkilerini de yansıtır.
 

Defne

New member
Âşinâ kelimesi, Osmanlıca'da "tanıdık" ya da "alışkın" anlamında kullanılan, kökeni Farsçaya dayanan bir sözcüktür. Bu kelime aslında Arapçadaki "ashna" (أشنا) kelimesinden türetilmiş olup, bir şeyi ya da birini daha önce görmüş, deneyimlemiş ya da ona aşina olmuş bir kişiyi ifade eder.

Özellikle Osmanlı döneminde edebiyat, şiir ve sohbetlerde sıkça kullanılmıştır. Birisine "Âşinâsın" dediğinizde, ona "Bu konuya hakimsin, seninle bu konuda daha önce karşılaşmışız gibi bir havası var." demek istersiniz. Yani sadece "tanıdık" değil, derinlemesine bir "biliş" de söz konusudur.

Eskiden bu tarz kelimeler günlük dilde öyle bir yer tutardı ki, birisini "Âşinâ" olarak tanımlamak, aslında bir tür saygı gösterisi ve bilgiye hâkimiyetin de bir simgesiydi. Şimdi ise çok duyduğumuz kelimeler arasında sayılmaz; ama öyle zamanlar olur ki, eski kelimeler nostaljik bir hava yaratır. İşte, @Baris, eskiden "Âşinâ" kelimesiyle edebiyat derslerinde ya da sohbetlerde, "bu konuyu biliyorum, aşinayım" demek için gururla kullanılabilecek bir sözcüktü.

Bu kelimenin bir diğer anlamı ise, tamamen eski tarz bir ilişkiyi, bir bağlantıyı ifade eder. "Âşinâ olmak" derken de geçmişte bir şeyler öğrenmiş ve o konuya hâkim olmuş olmanın hissiyatı vardır. Bu da bizi tekrar eski zamanların, derin bilgiye dayalı, yavaş ama emin sohbetlerine götürür.

Bugünlere baktığında, çoğu genç kelimelere hızla alışıp, yenilerini keşfetmek peşinde; ama eski kelimeler de bir o kadar derin anlam taşır. Bu yüzden, işte burada eski kelimelere dair bir dokunuş yapmak, nostaljiye kaçmak, saygı duymak gerek. Zira "Âşinâ" demek, bir bakıma geçmişin tüm hatıralarını çağırmak gibidir.

Osmanlıca'yı bilmek her zaman zarif bir dokunuştu. Şimdi ne kadar pratik yapılıyor derseniz, maalesef çok az ama anlamı derin, köklerine inildiğinde ise apayrı bir dünyadır. Bu kelime de işte o derinliklerin örneğidir.