Savaşa gitmek farzı kifaye mi ?

Forya

Global Mod
Global Mod
Savaşa Gitmek Farz-ı Kifaye mi? Geleceğe Dair Bir Tartışma

Selam dostlar,

Bugün hem dini hem de toplumsal yönü olan ilginç bir konuyu açmak istiyorum: “Savaşa gitmek farz-ı kifaye midir?” Bu mesele tarih boyunca Müslüman toplumlarda tartışılmış, bugün de farklı bakış açılarıyla gündeme geliyor. Bir yandan klasik fıkıh kaynaklarının görüşleri, diğer yandan modern dünyanın getirdiği yeni sorular işin içine giriyor. Ben de forum ortamında birlikte düşünelim diye bu başlığı açtım. Hem erkeklerin daha çok stratejik ve planlama odaklı yorumlarını, hem de kadınların toplumsal etkiler ve insan hayatı merkezli bakışlarını dile getirmek istiyorum.

---

Farz-ı Kifaye Nedir? Tarihsel Bağlam

İslam hukukunda “farz-ı kifaye”, bir grup insanın yerine getirmesiyle diğerlerinden sorumluluğun kalktığı ibadet ve görevleri ifade eder. Cenaze namazı buna en sık verilen örnektir. Ancak savaş da tarihsel olarak bu başlık altında değerlendirilmiş; yani toplumun bir kısmı savaşa giderse geriye kalanlar mesuliyetten kurtulmuş olur.

Ama bu yaklaşım tarihin şartlarına göre şekillenmiştir. Orta Çağ’da savaşın doğası ile bugünün savaş anlayışı arasında ciddi farklar var. Eskiden birebir çarpışma, kılıç kalkan, at üzerinde mücadele varken; bugün teknoloji, ekonomi, siber güvenlik ve diplomasi savaşın temel unsurları oldu.

---

Günümüzde Farz-ı Kifaye Anlayışı

Bugün savaş dediğimizde aklımıza sadece cephede silah taşıyan askerler gelmiyor.

- Siber saldırıları engelleyen bir yazılımcı,

- Ekonomik ambargoya karşı finans sistemini koruyan bir uzman,

- İnsani yardımları organize eden gönüllüler,

bunların hepsi savaşın modern anlamda parçası sayılabilir.

Bu noktada erkeklerin stratejik bakışı, savaşı devletin güvenliği, toprak bütünlüğü ve caydırıcılığı açısından okuyor. Kadınların bakışı ise savaşın siviller, çocuklar ve toplum üzerindeki etkilerine odaklanıyor.

---

Erkeklerin Stratejik Tahminleri

Forumdaki erkek üyelerin çoğu şunu diyebilir: “Evet, savaşa gitmek farz-ı kifaye olabilir ama bu artık sadece askeri değil, teknolojik ve stratejik bir görevdir.”

- Gelecekte savaşların çoğu siber alanda olacak. Dolayısıyla savaşa katılmak, bir bilgisayar başında ülkeyi savunmak anlamına gelebilir.

- Yapay zekâ ve insansız sistemler, insanın cephede bulunma zorunluluğunu azaltacak. Belki de farz-ı kifaye anlayışı gelecekte bu teknolojileri geliştirmek olarak görülecek.

- Stratejik açıdan “kimler” savaşa gidecek sorusu daha çok yetkinlik ve uzmanlık üzerinden belirlenecek.

---

Kadınların Toplumsal ve İnsan Odaklı Tahminleri

Kadın bakış açısı ise daha çok şu soruya odaklanıyor: “Savaş kime ne zarar verecek?”

- Gelecekte savaşlar belki de doğrudan sivilleri hedef almayacak, ama ekonomik yaptırımlar, göç hareketleri, psikolojik travmalar toplumu derinden etkileyecek.

- Farz-ı kifaye kavramı, sadece cephede savaşmak değil, aynı zamanda yaralıları iyileştirmek, mültecileri desteklemek, toplumun moralini ayakta tutmak gibi görevleri de kapsayabilir.

- Kadınların öngörüsü, savaşın gelecekte daha çok “toplumsal direnç” üzerinden şekilleneceği yönünde. Yani kimse tek başına kahraman olmayacak, toplum hep birlikte dayanışma gösterecek.

---

Geleceğe Dair Olası Senaryolar

1. Teknoloji Merkezli Savaşlar

Savaş artık tanklarla değil algoritmalarla yapılacak. Bu durumda farz-ı kifaye, cephede değil laboratuvarda veya yazılım masasında icra edilecek.

2. Toplumsal Dayanıklılık

İnsanlar artık sadece askerlerin değil, toplumun tamamının dayanıklılığını konuşacak. Farz-ı kifaye anlayışı, bir kısım insanın toplumun refahını ve güvenliğini sağlamak için çalışması şeklinde genişleyecek.

3. Barış Odaklı Yorumlar

Bazı yorumcular gelecekte farz-ı kifaye görevini sadece savaşa gitmek değil, barışı tesis etmek olarak da görebilir. Çünkü günümüzde barış diplomasisi, askeri başarı kadar önem kazanıyor.

---

Tartışmayı Canlandıracak Sorular

1. Sizce gelecekte savaş farz-ı kifaye olmaya devam edecek mi, yoksa yeni bir dini ve sosyal anlayış gelişecek mi?

2. Erkeklerin stratejik tahminleri (teknoloji, askeri güç) mi, yoksa kadınların toplumsal odaklı tahminleri (toplum sağlığı, barış) mi daha geçerli olacak?

3. Modern savaşlarda cephe gerisi görevler de farz-ı kifaye kapsamına girer mi?

4. Savaşın yerine barış diplomasisini yürütmek, farz-ı kifaye sayılabilir mi?

---

Sonuç: Gelecek Nasıl Şekillenecek?

Sonuç olarak, savaşa gitmenin farz-ı kifaye olup olmadığı tartışması hem dini hem de toplumsal açıdan çok katmanlı. Erkeklerin stratejik öngörüleri, kadınların insan merkezli bakışlarıyla birleştiğinde bize şunu gösteriyor: Gelecekte savaş sadece silah değil, aynı zamanda bilgi, dayanışma ve diplomasiyle yürütülecek.

Belki de asıl mesele, “kim savaşa gitmeli?” sorusundan ziyade, “toplumun güvenliği ve barışı sağlamak için kim hangi rolü üstlenmeli?” sorusunda yatıyor.

Peki sizce arkadaşlar, 20–30 yıl sonra bu tartışma hangi yönde evrilecek? Farz-ı kifaye kavramı aynı mı kalacak, yoksa yepyeni bir anlam mı kazanacak?