Bengaluru’da sanat eserleri sömürgecilik ve iklim değişikliği arasındaki bağlantıyı gösteriyor | Bangalore haberleri

araru

New member
BENGALURU: Yemeğimizi yedikten aylar sonra telefonumuzda çektiğimiz resimlere bakarak tadını çıkarabiliriz. Ancak doğal kaynakların ve manzaraların tüm ihtişamıyla çekilmiş fotoğrafları, biz onları tükettikten sonra bu kadar rahatlatıcı olur mu?
Namita Kulkarni, 37, bir alegori olarak bir telefon merceğinin arkasındaki bir kişinin gözünden görülen dağlar, nehirler ve kum tepelerinden oluşan bir daire yarattı. Sekiz bölümlük resim dizisi, başta Küresel Güney’de uygulananlar olmak üzere atalardan kalma yaşam tarzlarının değerinin altını çizerek alternatif bir sürdürülebilirlik ve çevre koruma perspektifi getirmeyi amaçlıyor.

Sanat eserleri sömürgecilik ve iklim değişikliği arasındaki bağlantıyı gösteriyor


Namita Kulkarni’nin resimleri, sürdürülebilirlik ve çevre korumaya alternatif bir bakış açısı getirmeyi amaçlıyor.


Resimlerini Aralık ortasına kadar Rajajinagar’daki Bangalore Creative Circus’ta sergiledi. “Sıklıkla Basitçe karbon emisyonlarını azaltma meselesi olarak çerçevelenen iklim krizi, tarihi ve ısrarcı sömürgeciliğin sonucudur. Tahakküme dayalı ve tüketim odaklı yaşam tarzı, yüzyıllardır süren sömürgeleştirme şiddetinden korunan ve bundan çıkar sağlayanlar için sadece bir haber” dedi.
Bir avukat olan Namita, resimlerini oluşturmak için Aralık 2021’de Uluslararası Ayrımcılığa Karşı Avukatlar Merkezi’nden bir hibe aldı. TOI’ye, gerçeklere göre, Küresel Kuzey en yüksek karbon emisyonuna sahip ama Küresel Güney’den almaya devam ediyor ve adalet ilkesiyle iklim bilincinin yükünü azaltmaya çalışıyor. Ancak yerli kabilelerin eserlerini okuduktan sonra, yerli topluluklar marjinalleşti. Okyanusya ve Amerikagezegeni gelecek nesiller için korumaktan bahsederken rutin günlük faaliyetlere yaklaşmanın doğru yolunun “büyükannenin yolu” olduğunu hissetti.
“Yerlilere ait şeylerle ilgili benim tanımım bu değil, ama okumalarımdan anlıyorum ki, bir bölgeye ait olma duygusuna sahip olanlar, bir yer için hissettiklerinde ve üzerinde durdukları zeminde atalarının kemiklerini hissettiklerinde, memlekete özgüdür” dedi.